Bir aşık-maşuk eşitsizliği değil, öncelik-sonralık eşitsizliğidir sevmek. "Önce seven" (önce söyleyen değil), "sevdiğini/sonra seveni" varlığı ya da karakteriyle değil sevgisiyle ya da sevme biçimiyle etkilemiştir genelde. Çok söylemese de insanlar, sevgi/sevda bir öncelik-sonralık meselesidir aslında. Her sevgide önce seven daha özgün ve daha uzun sever. Sevgiler her zaman özgün olmayabilir ancak özgün sevgiler en hatırlanan olanlardır. Sevginin bir süresi varsa eğer, "önce seven"in sevgisi daha uzun sürecektir. Çünkü önce seven yalın sevmiştir, karşısındakinden sevgi görmeden, karşılıksız olmasını da göze alarak ve buna baştan razı olarak sevmiştir. Bu yüzden - çoğu zaman- önce sevenin sevgisidir karşılık bulan, kendisi değil. Sonra seven, önce sevenin sevme biçimine "vurulmuştur" - vurulma eylemleri anlıktır, uzun sürmezler- . Bu, aslında gerçekte olan sevme durumunun içerdiği sevme biçimidir. Kant'ta fikir bulan "gerçek olanın içerd