Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sevme Biçimleri

Bir aşık-maşuk eşitsizliği değil, öncelik-sonralık eşitsizliğidir sevmek.  "Önce seven" (önce söyleyen değil), "sevdiğini/sonra seveni" varlığı ya da karakteriyle değil sevgisiyle ya da sevme biçimiyle etkilemiştir genelde. Çok söylemese de insanlar, sevgi/sevda bir öncelik-sonralık meselesidir aslında. Her sevgide önce seven daha özgün ve daha uzun sever. Sevgiler her zaman özgün olmayabilir ancak özgün sevgiler en hatırlanan olanlardır. Sevginin bir süresi varsa eğer, "önce seven"in sevgisi daha uzun sürecektir. Çünkü önce seven yalın sevmiştir, karşısındakinden sevgi görmeden, karşılıksız olmasını da göze alarak ve buna baştan razı olarak sevmiştir. Bu yüzden - çoğu zaman- önce sevenin sevgisidir karşılık bulan, kendisi değil. Sonra seven, önce sevenin sevme biçimine "vurulmuştur" - vurulma eylemleri anlıktır, uzun sürmezler- . Bu, aslında gerçekte olan sevme durumunun içerdiği sevme biçimidir. Kant'ta fikir bulan "gerçek olanın içerd

Tecavüz Pornosundan Günlük Hayata

Aşağıda okuyacağınız yazı 2015 yılında Özgecan Aslan cinayetinin ardından yazılmıştı.  O günden bu güne değişen bir şey yok.  Kadınlar hala öldürülüyor, taciz ve tecavüzün farklı şekillerine maruz kalıyor.   2015’ten bugüne, Anıt Sayaç’ın verilerine göre Türkiye’de öldürülen kadın sayısı 2.116  Yüzünüze bakmaya, yüzümüz kalmadı.  ------------------------ Yutkunamıyorum artık. Özgecan üzerinden ülkedeki kadınları ve erkekleri düşünüyorum. İnternette en çok aranan “kategorilere” bakıyorum: Tecavüz izle, tecavüz porno, taciz porno, tecavüz sex, rape fetish ve onlarcası… Sonra sitelere girip, gözlerimi ve yüreğimi yakmak pahasına dayanabildiğim kadar izliyorum bu “kategorileri”. Anlatayım bir kaçını isterseniz:  Birinde, eve hırsızlığa gelen bir adam, uyumakta olan kadının ağzını bağlayıp tecavüz ediyor. Diğerinde, musluk tamircisi evdeki kadına tecavüz ediyor. Onlarca “farklı hikaye” var filmlerde: İki kadeh içkiden sonra arkadaşına tecavüz eden adamlar, bir kadını otobüs durağında araba

Denklem

  "Bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız hale sokmaktan başka ne yaptı?" S. Ali    Biliyordum; her şeyin bir sorumlusu olduğunu çok iyi biliyordum. “Herkes” her şeyin sorumlusuydu.    Hava yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı. Soğuk içimize işliyordu. Birkaç sokak köpeği, üşüyen kediler ve ben dışardaydım sadece. Saatim yoktu. Zamandan, rakamlardan ve eşitsizliklerden nefret ediyordum.   Sokak yine aynıydı. Bir ucundan diğer ucuna kadar 73 adım atabiliyordum. Bu 73 adımı en az 112 kez atmıştım… 73 adımı attığım kaldırımda, kırık karolar hariç, 238 karo vardı. 238 karonun yarısından çoğu memnuniyetsizdi halinden. Üzerine basan insanlardan, tükürenlerden, zıplayanlardan ve belki de en çok benden memnuniyetsizdiler.   Her gün üzerlerinde bıraktığım ayak izlerimi artık taşıyamıyorlardı. Gittikçe ağırlaşan varlığım zor geliyordu onlara. Karoları üzmek istemesem de yapacak bir şeyim yoktu. Sokak bizimdi, en çok da herkes uyurken…   Otu